1 MAYIS İŞÇİ VE EMEKÇİLER BAYRAMI
- 1 May
- 2 dakikada okunur
Bütün evrensel bayramların altında derin bir anlam ve hikaye vardır. 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı da bundan nasibini almıştır. Bu gün sadece yürüyüşlerin yapıldığı bir gün değildir. Amerika’da bir grup işçinin başlattığı grev, önce bütün Amerika’ya ardından da bütün dünyaya yayılmıştır. İşçilerin isteği çok nettir: İnsanca çalışmak. Haftada toplam kırk saatten fazla çalışmamak, sebepsiz yere işten çıkarılmamak, iş yerinde zorbalıkla karşılaşmamak gibi temel değerler için savaşmışlardır. Sonuç olarak 1 Mayıs’ta Amerika’nın Chicago eyaletinde başlayan bu grev, başarıya ulaşmış ve işçiler istedikleri hakları elde etmiştir.
1 Mayıs aynı zamanda birlik ve beraberliğin en güzel örneklerinden biridir. Birbirini hiç tanımayan insanlar sokaklarda birlikte yürür, yapılan haksızlıkları dile getirir, diğer insanlara seslerini duyurmaya çalışır. Düzenlenen yürüyüşlerde dil, din, ırk fark etmeden binlerce işçi yan yanadır. Garson, patron, memur işçi… Sadece ülkemizde değil bütün dünyada kutlanan bir bayram olduğu için her yerde benzer sorunların olduğunu görürüz. Bu sorunları bir araya gelerek çözmek - ses çıkarabilmek- gerçekten çok değerli.
İşçi deyince aklımıza sadece kas gücü ile iş yapan insanlar gelmemeli. Bu devirde kas gücünün azalıp aklın daha ön plana çıkmasına karşın hala kas gücü gerektiren işleri yapanlara “işçi” denmesi geri kafalı bir zihniyetin örneği. Bir beyaz yakalı da işçidir bir memur da. Bu yüzden 1 Mayıs’ta sadece kas gücü ile çalışanların haklarını savunmamalıyız. Örneğin “işçi” bayramında zorla işine çağrılan bir beyaz yakalı çok az gündem oluyor veya saatlerce mesaiye kalıp fazladan ücreti ödenmeyen başka bir beyaz yakalı az dikkat çekiyor. İş gücünün kas gücünden akıl gücüne evrildiği bu dönemde bunun gibi sorunları görmezden gelirsek ilerlemenin çok mümkün olabileceğini düşünmüyorum.
Kısacası yapılan zorbalıklara karşı sesimizi çıkartmazsak o sorunu çözemeyeceğimizi gösterir 1 Mayıs. Bir grup işçi eğer bu greve başlamasaydı o kötü düzen uzun yıllar sürecekti. Başka biri ses çıkarana değin. Bu yüzden bizi rahatsız eden bir durumu söylemeliyiz ki bir şeyler değişebilsin veya düzelsin. Unutmayalım ki bugün bizi etkileyemeyen bir sorun yarın da bizi etkilemeyeceği anlamına gelmez.
Zeynep ZOBUDOĞUŞ



Gençlerin aklı çok güzel. Ümitliyiz sizlerden