3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ
- 3 Ara
- 2 dakikada okunur
Her yıl 3 Aralık, Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Engelliler Günü” olarak kutlanır. Bu özel gün, sadece engelli bireyleri anmak ya da onlara yönelik farkındalık yaratmak için değil, aynı zamanda toplumsal bilinci güçlendirmek, ön yargıları kırmak ve herkes için daha eşit bir yaşam alanı oluşturmak adına önemli bir fırsattır. Engel durumu bulunan bireyin hayatı, bir eksiklik değil; farklı bir yaşam biçimidir. Fakat günümüzde toplumda hâlâ birçok engelli birey; ön yargılar, fiziksel engeller nedeniyle potansiyelini tam olarak ortaya koyamamaktadır.
Hayat, kimi zaman beklenmedik bir virajla karşımıza çıkar ve hepimizi potansiyel bir engelli adayı yapar. Engelli bireyler, karşılaştıkları her zorluğa rağmen hayatın her anına sıkı sıkıya tutunarak olağanüstü bir azim ve irade sergilerler.
Engellilik, aslında yalnızca bireyin fiziksel ya da zihinsel bir durumu değildir. Toplumun bireye sunduğu veya sunmadığı imkânlarla doğrudan ilgilidir. Mesela, bir tekerlekli sandalye kullanıcısının karşısına çıkan yüksek bir kaldırım, onun yetersizliği değil; toplumun erişilebilir olmayan bir çevre oluşturmuş olmasının sonucudur.
Bu önemli gün, engelli bireylerin yalnızca fiziksel değil aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve zihinsel birçok engelle mücadele ettiğini gözler önüne serer. Günlük yaşamda karşılaşılan en temel zorluk, binalardan toplu taşımaya kadar uzanan erişilebilirlik (ulaşılabilirlik) sorunlarıdır. Bu durum, engelli rampalarının eksikliğinden internet sitelerinin erişilebilir olmamasına kadar geniş bir alanı kapsar. Eğitim hayatında ise, okulların yeterince kapsayıcı olmaması ve özel eğitim materyallerinin yetersizliği nedeniyle fırsat eşitsizliği yaşanır. Belki de en yıkıcı zorluk, iş gücü piyasasında yaşanan ayrımcılık ve istihdam sorunlarıdır. Bu durum, ekonomik bağımsızlıklarını kısıtlayarak onları toplumsal yaşama tam katılımda yetersiz bırakır. Tüm bu somut engellere ek olarak; toplumsal ön yargılar, acıma duygusu ve dışlanma, engelli bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkileyen ve onların tam olarak kabul edilmesini engelleyen en derin zorluklardır.
Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de engelli bireylerin yaşam koşullarını iyileştirmek adına çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ancak yasalar tek başına yeterli değildir, asıl önemli olan toplumsal bilinçtir. İnsanların, engelli bireyleri bir “kusur” olarak değil, yaşamın doğal bir parçası olarak görmesi gerekir. Bir kaldırım rampası yapılmadığında, bir asansör bozuk bırakıldığında ya da iş yerinde erişilebilir tuvalet bulunmadığında aslında engelli bireyler değil, toplum engelli hale gelir. Çünkü bir toplumun gelişmişliği, en zayıf halkasına nasıl davrandığıyla ölçülür.
Engellilik; bir eksiklik değil, farklı bir yetenektir. Onlar, engelleri aşmak için harcadıkları çabayla, sabrın ve direncin anlamını tüm topluma öğreten birer hayat öğretmenidir.
3 Aralık, aynı zamanda empati kurma günüdür. Gözlerimizi bir günlüğüne kapatmayı, sessizliği dinlemeyi ya da bir koltuk değneğiyle yürümeyi hayal ettiğimizde engelli bireylerin günlük yaşamda karşılaştıkları zorlukları daha iyi anlayabiliriz. Ancak empati, sadece hissetmekle sınırlı kalmamalıdır davranışa da dönüşmelidir. Bir engelli bireyin topluma katılımını kolaylaştıracak her adım, aslında insanlığın ortak vicdanını güçlendirir.
3 Aralık'ta vereceğimiz en güçlü mesaj şudur: Kalbimizdeki engelleri kaldıralım. Ön yargılarımızı, acıma duygumuzu ve en önemlisi görmezden gelme alışkanlığımızı bir kenara bırakalım. Engelli vatandaşlarımızın sesi olmaya değil, onların seslerini tam olarak duyurabilecekleri bir platform sağlamaya odaklanalım.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü Kutlu Olsun!
Ecren TEMUÇİN



Yorumlar