top of page
ÜMİTLİYİZ DERGİSİ (3).jpg

İSTİKLALE ADANMIŞ BİR ÖMÜR – 10 KASIM

  • 6 gün önce
  • 3 dakikada okunur

  Atatürk ömrünü Türk milletine adamıştır. Türk milletiyle bir bütün olarak istiklal yolunda verdiği mücadele, yurt içinden yurt dışına kadar herkese ilham olmuş ve hayranlık kazandırmıştır. Yıkılan köklü bir imparatorluğun küllerinden Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni büyük imkânsızlıklar içerisinde yaratmıştır. Onu diğer liderlerden ayıran, bir liderden öte ailesinin refahı ve mutluluğu için her şeyi yapan bir baba figürü olmasıdır. O, halkı ezerek güç kazanmayı değil halkıyla birlikte yükselmeyi seçmiştir.

  Her 10 Kasım’da akıllara gelen ilk şey, bağımsızlığa adanmış bir ömrü yansıtan o masmavi gözlerin solup gidişidir. O gözler ki ne cepheler ne savaşlar ne inkîlaplar ve ne zaferler görmüştür. O gözler ki yitip gitmiş bir millete umut ışığı olmuştur. Türkiye’nin en büyük kaybı bu umut ışığının sönmesidir. Ancak insanlar ölür, fikirler daimidir. Bu vatan toprağının bir parçası olan her insan, Atasını her daim içinde yaşatmaya devam edecektir. 


  Kurtuluş savaşında göstermiş olduğu stratejik zekâsı ve ileri görüşlülüğüyle, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa ederken yaptığı yeniliklerle, her türlü düşüncesiyle sadece Türk milletini değil dünyayı da derinden etkilemiştir. Tüm dünyada yankı uyandıran yüzyılın lideri olmuştur. Zekâsıyla insanları etkilemekle kalmamış üstün ahlak anlayışı, karakteristik yapısı ve cesaretiyle gönüllere taht da kurmuştur. Kendini bu denli sevdirebilen bir lider elbette ki gönüllerde ve fikirlerde yaşamaya devam ederek ölümsüz olacaktır.


  Atatürk hayatı boyunca hastalıklar, sakatlıklar ve suikastlar atlatmıştır. Ancak onu ölüme götüren asıl hastalık süreci 1937’de başlamıştır. Semptomlarına uzun süre teşhis konulamayan bu hastalık günden güne Atatürk’ün vücudunu yıpratmıştır. Tüm bu zorluklara rağmen her zaman önce vatan demiş son günlerinde dahi millet meseleleriyle uğraşmıştır.  Özellikle kendi şahsi meselem dediği Hatay sorununun çözülmesi için 1938 Mayıs ayında hasta yatağından kalkarak bir yurt gezisine çıkmıştır. Bu geziye çıkış amacı hakkında ortaya atılan ‘‘ölümü yakın’’ haberlerine karşı sağlıklı, dik ve kararlı görünmek istemesidir. Çünkü Atatürk’ün çökmesi demek devletin çökmesi demektir. Atatürk devlettir, vatandır, milletin ta kendisidir. Tüm zorluklara rağmen gösterdiği bu dik duruş Hatay’ın bağımsızlığını kazanmasını ardından Türkiye topraklarına katılmasını sağlamıştır. Ne yazık ki bu gezi Atatürk’ün yaptığı son gezi olmuştur. Kendini zorlayarak yataktan kalkması hastalığını iyice vahim bir hale getirmiştir. Son gücünü kullanarak elde ettiği bu zafer yine Türk milleti içindir.


  10 Kasım 1938 saat dokuzu beş geçe Atatürk için yelkovan ve akrep son defa dönmüş, zaman; o anda durmuş ve bir daha hiç ilerlememiştir. Medeniyet yolunda bizlere ışık olan o gözlerin ferini kaybettiğimiz an bizler için de zaman durmuş ve hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmamıştır. Ölümü, gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine herkesi derinden sarsmış, halk sokağa dökülerek günlerce ağlamıştır. Öyle bir kalabalık oluşmuştur ki izdiham çıkmıştır.. Milletini bir an olsun yalnız bırakmayan Atatürk, son yolculuğuna uğurlanırken de bir an olsun yalnız kalmamıştır. O son uğurlamada gözleri yaşlı halkın üzüntüsü, Atatürk’ün Türklerin kalbindeki yerini bir kez daha kanıtlamıştır.


  Hayata geçirip geçiremediği her türlü fikir ve düşüncesiyle sadece Türk milletine öncü olmakla kalmamış dünya genelinde birçok lideri ve toplumu da derinden etkilemeyi ve sevgilerini kazanmayı başarmıştır. Bu nedenle ölümü sadece Türkiye’yi değil tüm dünyayı yasa boğmuştur. Birçok ülkede bayraklar yarıya inmiş, yas ilan edilmiş, okullar tatil edilmiştir. Ülkeler, üzüntülerini basında paylaşılan övgü ve yas içeren mesajları yayınlayarak göstermişlerdir. Böylece 10 Kasım dış basında da çok büyük yankılar uyandırmıştır.


 Atatürk’ün naaşı bir süre Dolmabahçe sarayındaki katafalkında bekletilmiştir. Bu sürede on binlerce kişi ziyarette bulunarak üzüntülerini göstermiş ve ardından Atatürk’ün naaşı geçici süreliğine Etnografya Müzesi’ndeki yerini almıştır. Anıtkabir'in inşaatı tamamlandıktan sonra ise Atatürk ebedi istirahatgâhına defnedilmiştir. Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen kapanmayan bu derin yara milletimizin içinde sessizce kanamaya devam etmektedir. Her yıl takvimlerimiz 10 Kasım’ı gösterdiğinde milli bir yas içine girer törenlerle Atamızı anarız. Saat tam dokuzu beş geçe ülkenin dört bir yanında çalan sirenler tüm hayatı durdurur. Her yıl kırılan Anıtkabir ziyaret rekorları ile Atatürk’ün asla unutulmayacak ve her zaman gönüllerde yaşayacak bir lider olduğu tekrar tekrar kanıtlanır.


   Atamızdan bizlere kalan en büyük miras cumhuriyetimizdir. Vatan toprağımızın ne zorluklarla kazanıldığını asla unutmamalıyız. Bizlere düşen görev vatanımızın kıymetini bilmek, Atatürk’ün de hedefi olan muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için durmadan çalışmak ve ülkemizi ileri götürmektir. Kendisinin de dediği gibi ‘’Benim naçiz vücudum elbet toprak olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’’


                                                                                                                                 İrem BİLGİÇ


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
MUSTAFA KEMAL'İ DÜŞÜNÜYORUM

Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Yeleleri alevden al bir ata binmiş Aşıyor yüce dağları, engin denizleri, Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri... Mustafa Kemal'i düşünüyorum

 
 
 
ATAMA MEKTUP

Ulu Önderime,    Sevgili Başöğretmenim. Belki kurtuluşa giden yolda elinize ulaşan zafer mektuplarından değildir ama zaferimiz var Öğretmenim. Sizlerin biz Türk gençliğine emaneti Cumhuriyet yüz yaşın

 
 
 
ATATÜRK DEVRİMLERİ

Bugün Cumhuriyetin 100. Yılından geriye dönüp baktığımızda ne kadar çok yol kat ettiğini görürüz. Bizi bugünkü konumumuza getiren en etken, geçmişte atılan belirleyici adımlardır. Bu önemli adımlar; y

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page