top of page
ÜMİTLİYİZ DERGİSİ (3).jpg

TİYATRO

  • 24 Mar
  • 3 dakikada okunur

Tiyatro sanatının kökenine baktığımızda diğer bütün sanat dalları gibi ilk çağ dönemine uzanmaktadır. Dinsel törenler ile doğmuş olan ilk çağ tiyatrosu, daha sonra dinden bağımsızlaşmış ve bir sanat haline dönüşmüştür. İlk çağda insanlar kendi beden hareketleriyle doğa olaylarını aktarmışlardır. Üst Paleotik Çağ’da (Eski Taş Devri’nin üçüncü ve son alt devri) da bunun izleri görülmektedir. Bu dönemde tiyatronun Yunan mitolojisindeki bağbozumu tanrısı Dionysos adına yapılan dinsel törenlerden doğduğu kabul edilmiş ve konu olarakta mitoloji işlenmiştir. Tiyatronun bu dönemde iki ana biçimi vardır; Komedya ve Tragedya. Komedyada gülünç durumlar anlatılırken tragedyada ise acıklı durumlar ifade edilmiştir. Aynı zamanda komedyada günlük hayattan insanlara yer verilirken tragedyada soylu üst sınıfa yer verilmiş ve bu dönemin en önemli özelliklerinden olan üç birlik kuralına uyulmuştur.


Orta çağa gelindiğinde Avrupa’da Katolik Kilisesinin baskıları hakimdir ve bu yüzdende bilim ve sanat gelişme gösterememiştir. Tiyatro da bu baskının etkisi altında kalmıştır.Ama daha sonraları din görevlileri halka kendi görüşlerini aktarmak için tiyatroyu kullanmışlardır. Bu çağın ardından Rönesans Dönemi gelir.

Rönesans dönemi tiyatronun efsanesi olan William Shakespeare’in dünya sahnesine çıkmış olduğu dönemdir. Bu dönemde sosyal, kültürel ve politik meseleler tiyatro konularını oluşturmuş ve modern tiyatronun temeli atılmıştır. İngiltere, rönesans dönemini geç yaşamasına rağmen bu alanın en iyi örneklerini vermiştir. Üç birlik kuralına bu dönemde de uyulmuştur ve tiyatroda amaçlanan; hem eğitici hem de eğlendirici olmasıdır. Bu dönemden sonra Geleneksel Türk Tiyatrosu Dönemi başlar.


Geleneksel Türk Tiyatrosu Dönemi Osmanlı İmparatorluğu’nda halk arasında yetişmiş yetenekli kişilerin sanatlarını sokaklarda icra etmesiyle ortaya çıkmıştır ve 17. – 18. yüzyıllara aittir. Bu dönemde genellikle kukla, meddah, Karagöz, orta oyunu ve köy seyirlik oyunu gibi gösteri türleri yer alır.Oyunlar şarkı, dans ve söz oyunlarına dayanır fakat yazılı bir metine dayanmaz. Bu dönem tiyatroda güldürü ögesi ön planda tutulmuştur. Genel olarak sahnesiz bir tiyatrodur. Geleneksel Türk Tiyatrosunun ardından Tanzimat Dönemi Tiyatrosu gelir.


Bu dönemin ilk tiyatro eseri Şinasi’nin Şair Evlenmesi ’dir (1860). Bu eser batılı anlamdaki ilk Türkçe eserdir. Bu eserin Dolmabahçe Saray Tiyatrosu’nda oynanmak üzere yazıldığı bilinmektedir. Aynı zamanda Şinasi, Agah Efendi ile birlikte Tercüman-ı Ahvâl gazetesini çıkararak gazeteciliğe başlamış ve Şair Evlenmesi adlı eserini bu gazetede imzasız olarak yayımlamıştır. İlk sahnelenen tiyatromuz ise Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre’dir (1872). Bu dönem sonlandıktan sonra Modern Tiyatroya geçiş yapılmıştır.


Modern tiyatro sadece güldürmeyi amaçlamaz. Bu dönemde halkın eğitilmesinde tiyatro bir araç olarak görülmüş ve görücü usulü evlilik, yanlış batılılaşma, kölelik gibi konular işlenmiştir. 1960’ta Ahmet Vefik Paşa’nın da büyük katkılarıyla Gedikpaşa Tiyatrosu kurulmuş ve tiyatro kurumsallaşma göstermiştir. Bunun yanında Ahmet Vefik Paşa “Moliere” den çeviriler, Batı’dan uyarlamalar yaparak tiyatroya önemli katkılar sağlamıştır. Bunların yanında Ahmet Vefik Paşa Bursa’da bir tiyatro açarak tiyatroyu Anadolu’ya taşımıştır.


Modern tiyatro 3’e ayrılır. Trajedi, amacı kişilere korku, heyecan ve acındırma telkinleriyle ders vermek olan en eski tiyatro çeşididir. Trajedi koro ve diyalog olmak üzere iki bölümden oluşur. Euripides, Aiskhylos, Sophokles, Racine, Corneille bu türün önemli temsilcilerindendir. Komedi, toplumların ya da kişilerin eksik yönlerini güldürücü öğeler ile beraber sunan bir tiyatro türüdür. Komedi; karakter komedisi, töre komedisi, entrika komedisi gibi türlere ayrılır. Aristophanes ve Moliere bu türün önemli temsilcilerindendir. Dram, Trajedinin aksine hayatın hem acı hem de gülünç yönleriyle yansıtmayı amaçlayan bir tiyatro türüdür. 18.yüzyıl’da klasisizme tepki olarak ortaya çıkan romantizm akımı ile aynı zamanlarda oluşmuştur.. Konularını günlük hayattan ve milli tarihten almaktadır. Bu türün ilk örneklerini William Shakespeare vermiş, ilkelerini ise Victor Hugo belirlemiştir.


27 MART DÜNYA TİYATRO GÜNÜ VESİLESİYLE TİYATRO İYİ Kİ VAR DİYORUZ.


KAYNAKÇA


Ela Ecem TOPAL

Görkem İrem TOPAL

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
MUSTAFA KEMAL'İ DÜŞÜNÜYORUM

Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Yeleleri alevden al bir ata binmiş Aşıyor yüce dağları, engin denizleri, Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri... Mustafa Kemal'i düşünüyorum

 
 
 
İSTİKLALE ADANMIŞ BİR ÖMÜR – 10 KASIM

Atatürk ömrünü Türk milletine adamıştır. Türk milletiyle bir bütün olarak istiklal yolunda verdiği mücadele, yurt içinden yurt dışına kadar herkese ilham olmuş ve hayranlık kazandırmıştır. Yıkılan kök

 
 
 
ATAMA MEKTUP

Ulu Önderime,    Sevgili Başöğretmenim. Belki kurtuluşa giden yolda elinize ulaşan zafer mektuplarından değildir ama zaferimiz var Öğretmenim. Sizlerin biz Türk gençliğine emaneti Cumhuriyet yüz yaşın

 
 
 

1 Yorum

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
Bilinmeyen üye
24 Mar
5 üzerinden 5 yıldız

Cok iyi

Beğen
bottom of page