TÜRKÇEMİZİN ZENGİNLİKLERİ: YÖRESEL SÖZCÜKLER
- 18 Ara
- 3 dakikada okunur
Tarih boyunca Anadolu birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu yüzden Anadolu’nun her bölgesinde farklı kültürler egemendir. Hatta bu farklılıkları aynı bölgedeki farklı şehirlerde bile görebiliriz. Örneğin Ege Bölgesi’nde bulunan İzmir ile Afyonkarahisar birbirinden farklı geleneksel adetlere sahiptir ya da Ankara ile Sivas, İç Anadolu’da olmasına rağmen kültürel açıdan farklılıklar gösterir. Buradan yola çıkarak farklı kültürlerin etkin olduğu şehirlerde aynı anlama gelen sözcüklerin farklı kullanımlarına rastlanır. Çünkü dil, kültürün taşınmasında ve kültürü önemli bir ölçüde etkileyen bir unsurdur. Bu yüzden her şehrin günlük dilde kullandığı sözcükler ve konuşmalar farklıdır.
Bazı yöresel sözcükler zamanla herkes tarafından öğrenilmiştir. Örneğin İzmirlilerin çekirdek kelimesine “çiğdem” ve simit kelimesine “gevrek” dediği herkes tarafından bilinir. Fakat İzmir’in daha bir sürü yöresel kelimesi vardır. Mesela “banko” mutfak tezgâhı, “darı” süt mısır, çamaşır suyu “klorak”tır İzmirliler için. Ayrıca genel olarak Ege Bölgesi’nde domatese “domat”, mandalinaya “mandalin” denir. Bu sebzeler pazarda hatta bazen manavda bile bu şekilde satış kartlarına yazılır.
Ege Bölgesi’nin diğer bir güzel şehri olan Aydın’da şalvar kelimesine “üsdonu”, artık ve hadi kelimesi “gari”, anlamsız kelimesi yerine “mehelsiz”, kalemtıraş kelimesine “düzgü”, geliyor musunuz cümlesi yerine “gelip duru musunuz?”, bahçeyi sulamak yerine “su sulamak” gibi kelimeler kullanılır. Bunların dışında kapıyı kilitle denmez; “kapıyı tırgıla” denir. “Bicik domat veriver gari.” demek, “Biraz domates verir misin?” demektir Aydın’da.
Ege Bölgesi’nde olan ama herkesin İç Anadolu zannettiği şehrimizden yani Afyonkarahisar’dan bahsedelim biraz da. Afyon’da da “gari” kelimesi kullanılır. Havlu kelimesi yerine “peşkir”, patlıcana “badılcan”, hafifçe etine dolgun insanlara “köfün”, hindi kelimesine “culuk”, yemek tabağına “sahan”, tencereye “kuşane” derler. Günlük hayatta “Ne yapacaksın?” demezler. Bunun yerine “neetçen?” derler veya “ne diyorsun?” yerine “ ne deyon” derler. Çekil demek yerine “gaçıl” denir. Afyonkarahisar’ın haşhaşı meşhurdur fakat Afyonlular haşhaşa “ haşkeş” derler. Ayakta durmak fiilini “dinelmek” olarak kullanırlar.
İç Anadolu Bölgesi’nde Peribacaları’nı ve diğer tarihi eserleri bünyesinde barındıran şehrimiz Nevşehir’in kelimelerini inceleyelim. “ne yapıyorsun?” yerine “nörüyon?”, “günahını alayım.” yerine “gadanı alayım.”, “üzümler olmaya başladı.” yerine “alaca bulundu.” , seccade kelimesi yerine “namazlık” veya “namazla”, kıskanmak kelimesine “günüllemek”, evin avlusundan bahsederken “hayat” kelimelerini kullanırlar. Ayrıca bu kelimeler Kırşehir’de de kullanılır çünkü Kırşehir önceden Nevşehir’in bir ilçesiydi. Bu yüzden bazı kültürel gelenekleri ve sözcükleri Kırşehirliler de kullanır. Bunların yanı sıra hem Kırşehir’de hem de Nevşehir’de aşırı doymak fiili yerine “töhmelemek”, kalabalık kelimesine “horanta”, hastalık kapan kişilere “maççalı”, ve rahat durmak demek yerine “dölek durmak” derler. Buradan şunu anlıyoruz ki yakın coğrafyalarda bazen aynı kelimeler kullanılmakta ve kültürler benzemektedir.
Baklava denince akla ilk gelen şehir olan Gaziantep, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan Türkiyemizin önemli şehirlerinden biridir. Gaziantep’te fiyat sorarken “Neciye”, ceket kelimesine “saho”, tencere kelimesine “taga” veya “kuşgana”, sürahiye “maşraba”, bozulan bir yemeğe “hımsımış”, yengeç kelimesine “ilengeç”, yumruk kelimesine “sumsuk”, maydanoza “bahteniz”, semizotuna “pirpişim”, tahta merdivene “süllüm”, cevize “koz” denir.
Doğu Anadolu Bölgesi’nden peyniri ile meşhur olan ilimiz Kars; Gürcü, Rus ve Azerbaycan kültürlerinden etkilenmiştir. Bu yüzden Rusça, Gürcüce ve Azerice kelimelerden gelen sözcükler günlük hayatta oldukça çok kullanılmaktadır. Kars’ta çekirdek kelimesine “şemişka”, yer sofrasına “peşkun”, sandalyeye “istal”, kepçe kelimesine “çömçe”, çorap kelimesine “çungul”, “ağrını, derdini alayım.” demek yerine “gadan alim” denir.
Karadeniz’in fındık ile meşhur şehri Giresun da kültürel açıdan zengin bir ilimizdir. Giresunlular “buraya, şuraya, oraya” demek yerine “haşura, habura, ora”, ihtiyar bir kadına “keyfanı”, eski veya kırık dökük bir eşyayı nitelerken “hışır”, birisini görmek istediğinde “göreslenmek”, birini gaza getirmek “küskülemek”, pazı bitkisine ve bu bitkinin yemeğine “pezük”, açıktan kelimesi yerine “eşkere” kullanılır.
Sonuç olarak, resmi dilde konuşurken veya mesajlaşırken İstanbul Türkçesi kullansak da her bölgenin, her şehrin kendine özgü kelimeleri ve deyişleri vardır. Bu durum Türkçenin zenginliklerini gözler önüne sermektedir. Daha birçok şehrimizde birçok farklı kelime ve deyişlerden söz edilir. Hepsi bizim kelimemiz, bizim geçmişimiz, bizim Türkçemiz. Bu kelimelere olabildiğince sahip çıkmalıyız. Bu yazıyı yazarken şunu fark ettim ki bu kelimeleri genellikle gençler bilmiyor. Çoğu kelimeyi orta yaşlı insanlardan buldum. Gün geçtikçe kelime dağarcığımız azalıyor, sadece belli başlı kelimeleri kullanıyoruz ve bu kelimeler bize yetiyor. Kelime dağarcığımız azaldıkça akıcı konuşma yetimizi ve kendini anlatabilme becerimizi kaybediyoruz. Burada yazılan kelimeler, güzel Türkçemizin zenginliklerinden sadece ufak bir kısmı. Daha nice kelimeler var dilimizde. Türkçemizin her kelimesini dikkatlice ve güzelce kullanalım ki bu kelimeler kaybolmasın. Dilimiz ve geçmişimiz kaybolursa biz de kayboluruz.
KAYNAKÇA:
Ozan ÖZBEK, İzmir
Gönül GÜNCAN, Aydın
Ümit ÇAKMAK, Afyonkarahisar
Meltem POZAN, Nevşehir
Özlem ÖZDEMİR, Kırşehir
Güven ÖZTÜRKLER, Kars
Mehmet ELMACIOĞLU, Gaziantep
Fahri AKDEMİR, Giresun
Zeynep ZOBUDOĞUŞ



Yorumlar