top of page
ÜMİTLİYİZ DERGİSİ (3).jpg

ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE İNANCIN GÜNLÜK HAYATA YANSIMASI

  • 21 Ara
  • 3 dakikada okunur

Din, bir milletin yaşam tarzını etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Bu nedenle bir kültürü incelerken o toplumun dini özelliklerine de bakılması gerekir. Geçmiş yıllarda Türk medeniyetleri başta şamanizm ile birlikte kendi inanç sistemlerine inanmıştır. Türklerin inanç sistemleri; bulundukları boy, toplumsal yapı değişikliği gibi nedenler ile bazı farklılıklar göstermiştir bu yüzden tek bir Türk dini olduğundan bahsedemeyiz. Fakat çoğunluk olarak şamanizm, Gök Tengricilik dinlerine mensup olan Türkler, sanat eserlerinde ve günlük yaşamlarında inandıkları dinden etkilenmiştir.


Öncelikle Türklerde din adamları olarak şamanlar - diğer bir adı ile kam- görev yapmaktaydı.Dini törenleri yönetme yetkisine sahiptiler ve ruhlar ile konuşabildiklerine inanılıyordu. Eğer kendi kendine şaman seçildiyse “büyük şaman”, şamanlık görevi babasından geçtiyse “küçük şaman” olarak adlandırıyorlardı.  Herkes şaman olamadığı için toplumda çok kıymetliydiler. İnsanlardan uzaklaşma, ruhsal ve bedensel acılara katlanma, sinirli olma, yemek yememek, ruhlarla konuşabilme, sürekli baş dönmesi gibi özellikleri olan bir insanın şaman olduğu anlaşılabilirdi. Genellikle şamanlara özgü bir cübbe ile dolaşırlardı. Giydikleri cübbe sayesinde kötü ruhların onlara dokunamadığına inanılırdı. Bu cübbenin yanı sıra külah benzeri bir başlık, eldiven, yüksek konçlu ayakkabı giyerlerdi. Yanlarında zil, çıngırak ve yay taşıyarak kötü ruhlardan korunduklarına inanırlardı. 


Evreni Gök Tengri yaratmıştır. Bazı boylarda Tengere Kayra Han (Kayırıcı Gök Han) bazılarında Bay Ülgen olarak ismi geçer. Gök Tengri evreni yarattıktan sonra gökyüzüne çekilmiş ve çok önemli konular olmadıkça - kıyamet, yaratılış gibi- dünyevi işlere çok karışmamıştır. Yeryüzündeki işler ile diğer tanrılar ve ruhlar ilgilenmiştir. Yine de Gök Tengri tanrıların tanrısı olarak kabul edildiği için çok büyük bir saygı duyulmuştur. Her yıl onun adına kurban keserek adı yüceltilmiş ve halk şükranlarını sunmuştur. Sunulan kurbanların diğer bir amacı Gök Tengri ile halk arasındaki bağları güçlendirmektir. Gök Tengri’nin sıfatı ışıktır. Bu yüzden yıldızlar, ay ve güneş kutsanmıştır. Güneş, ay ve yıldızların hareketlerine göre çıkarımlarda bulunulmuş ve ayinler düzenlemişlerdir. Güneş ve ay tutulmalarında teneke çalmak ve havaya ok atmak gibi ayinler yapılırdı ve ayın ya da güneşin kötü ruhların esaretinden kurtulduğuna inanılırdı. Günümüzde de bu gelenek bazı bölgelerimizde uygulanmaktadır.


Geçmişte yaşamış olan Türkler akıl ile açıklayamadıkları olayları, görkemli doğa unsurlarını veya doğal afetleri kutsal kabul etmiştir. Örneğin ulu bir dağ bir tanrıyı temsil edebilir veya ruhların meskeni olabilirdi. Gök Tengri’nin yeryüzündeki temsilcileri olan tanrıların ve ruhların farklı farklı görevleri vardı. Kimi hava olaylarını düzenler kimi yeryüzüne bereket getirir kimi ise kötülük getirir. Görevlerine göre iyi ve kötü olma üzere ikiye ayrılırlardı. Fakat günün sonunda bütün doğaüstü varlıklar için çeşitli ayinlerde bulunulurdu. Bu ritüellerin başında kanlı ya da kansız olan kurbanlar gelirdi. Bazı bölgede kurban etme merasimleri değişse de amaçları aynıydı: Tanrılara şükran sunmak. 


Birçok bolluk, bereket için ruh olsa da Türk mitlerinde en çok öne çıkan Tanrıça Umay’dır. Anne, çocuk, bereket gibi kavramlar ile akla gelir. Annenin rahminin Tanrıça Umay’a bağlanıldığı düşünülür bu yüzden göbek kordonu “ımay” olarak adlandırılırdı. Bebeğin göbek kordonu ocağa yakın bir yere gömülürdü ve “Arpa gibi köklü ol.” “Ardıç gibi dallı ol” gibi güzel dilekler dile getirilirdi. Yeni doğan bebeklerin göbek bağını bir yere gömme geleneğini buradan gelmektedir. Bütün bunların yanında Umay, yeni doğan bebekleri korur ve sürekli yanında dururdu, bebekler gülümserdi. Eğer bebek hastanmışsa Umay yanından ayrılmış demekti ve Umay'ın geri gelmesi için şamanlara gidilirdi. Kırgızlara göre Umay, mal ve mülkün artması gibi konularda da yardımcı olur. Zaten eski dönemlerde çocuk sahibi olmak  bereket ile bağdaştırıldığı için çoğu bolluk tanrıçası doğuma da yardım etmiştir.


Türklerde ateş çok önemli bir simgedir. Kötü ruhlardan arınmak, hastalıklara karşı koruyucu olarak kabul edildiği için ateşe kurban verilmesi çok yaygındır. Ateşin kutsal olmasının diğer bir sebebi ise Tanrı Ülgen tarafından şamanlara verilmesidir. 


Türklerde Kötülük Tanrısı’nın ismi Erlik’tir. Yeraltı dünyasında yaşar. Yeryüzündeki bütün kötülükleri insanlara yardımcıları ile birlikte getirir. İnsan ve hayvan özelliklerini bir arada taşır, genellikle siyah veya koyu kırmızı sanat eserlerinde tasvir edilir. Her yıl insanlardan kurban ister ve istedikleri verilmediği takdirde öldürdüğü insanları yeraltı dünyasına götürerek kendisine köle yapar. Bu yüzden Erlik’ten çok korkulur ve onun istedikleri yapılmaya çalışılır. Bu durum birçok minyatür ve kilim gibi sanat eserlerinde tasvir edilmiştir. 


Her maddenin birer ruhunun olduğu görüşüne animizm denir. Bu görüş geçmişte yaşamış Türk devletlerinde oldukça yaygındır. Doğaüstü varlıklar dışında kalan bütün ruhlara animaist ruhlar olarak söz edebilir. Yani dualist bir yaklaşımdan söz edebiliriz. Her maddenin bir ruhu olduğu için zamanla bazı nesneler uğursuzluk bazıları ise şans getirenler olarak ikiye ayrılmıştır. Örneğin demir iyilik, şans olarak adlandırılırken bakır yeraltı dünyasını temsil ettiği için günlük hayatta çok kullanılması hoş karşılanmamıştır.


Dualist bakış açısına sahip olan Türkler atalarının ruhlarına çok büyük saygı duymuşlardır.  Günümüz Türkiye’sinde yaşlılara saygı, eşlerin birbirlerine adları ile seslenmenin uğursuzluk getireceği gibi gelenekler geçmişte yaşamış Türklerden miraz kalmıştır.


Kısacası dini inançlar kültürü şekillendirmedeki en önemli faktörlerden biri olduğunu daha önce bahsetmiştim. Artık çoğu Türk bu mitlere inanmasa da kültürülerine yerleşmiş gelenekler olarak günümüzde de yapılmaktadır. 


Kaynakça:

Türk Mitolojisinin Ana Hatları,  Prof. Dr. Yaşar ÇORUHLU

Türk Mitolojik Sistemi 1, Prof. Dr. Fuzuli BAYAT

Çamurcuoğlu Tosun, Melisa. “Eski Türklerde Şamanizm ve Günümüze Yansımaları”.  Ahbar, sy.1 (Mayıs 2024): 19-29. 




Zeynep ZOBUDOĞUŞ


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
27 Aralık: Güneşin Ankara Ufuklarına Doğduğu Gün

27 Aralık 1919… Türk milletinin makûs talihine meydan okuyan bir sabah... Gri bozkırın ortasında ve soğuğun en derinlere kadar hissedildiği bir kış gününde, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlar

 
 
 
TÜRKÇEMİZİN ZENGİNLİKLERİ: YÖRESEL SÖZCÜKLER

Tarih boyunca Anadolu birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu yüzden Anadolu’nun her bölgesinde farklı kültürler egemendir. Hatta bu farklılıkları aynı bölgedeki farklı şehirlerde bile görebiliri

 
 
 
DOPAMİN VE İNSANIN DENGESİZ İLİŞKİSİ

Çoğumuz dopamini sadece haz veren bir molekül veya vücudumuzda eğlenmemizi sağlayan “herhangi bir şey” olarak tanımlarız. Ancak dopamin, tek başına bile ansiklopedi uzunluğunda bilgi yazılacak bir nör

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page