KORKUYLA GELEN ZAFER HİKAYESİ
- 20 Şub
- 2 dakikada okunur
Yüzme, dört stilden oluşan ve suda yapılan bir spordur. Bu sitiller kelebek, sırt, kurbağalama ve serbest stil olarak sıralanır. Yarışmalarda serbest stil dışında diğer stillerin mesafeleri 50, 100 ve 200 metredir. Serbest stil yarışlarında ise mesafeler 1500 metreye kadar çıkabilir.
Ben sekiz yıl önce yüzmeye başladım. O zamanlar sudan korkuyordum ve dürüst olmam gerekirse antrenörlerimin benden çok fazla bir ilerleme beklemediğini hep fark ediyordum. İlk kulübümde yaklaşık dokuz ay yüzdükten sonra kariyerimin büyük bir çoğunluğunun geçtiği ASGK’ye geçtim. Ondan sonra her şey yavaş yavaş değişmeye başladı. Yüzdüğüm yarışların çoğunda Ankara altıncılığından birinciliğine yükseldim. Serbest, kurbağalama ve kelebek stillerinde geliştim. Arkadaşlarımın diğer taraftan da rakiplerimin sayısı arttı. Bu sıralarda beni çalıştıran antrenörüm farklı kulüplerin hocalarıyla beni tanıştırmaya başladı.
Ama Covid-19 ve sonucundaki karantina nedeniyle neredeyse 3,5 yıl çoğu tesisle birlikte havuzlar da kapandı. Bu sebeple birçok yüzücü kulüpten ayrılarak yüzmeyi bıraktı. Sayımız azaldığı için yarışlara iki -üç kişilik gruplar halinde katılabiliyorduk, bayrak takımı da oluşturamıyorduk. Tüm bu aksaklıklar yüzünden iki yıl önce kulübüm kapandı ve oradaki antrenörler kendi kulüplerini kurdu.
Bu nedenle ben de kulüp değiştirdim. Eski hocalarımdan biri bu kulübü müsabakalarda sergilediği performans ve deneyiminden ötürü aileme tavsiye etmiş ve ben de bu fikri desteklemiştim. Ama ne kadar büyük bir hata yaptığımı henüz bilmiyordum. Zamanla yüzmeye, kendime inancım ve sevgim azaldı. Bir boşluğa düştüm. Sevginin olmadığı yerde başarı da yoktu.
10-12 Mart tarihleri arasında TOHM’da bir baraj geçme yarışı vardı. Müsabakaların belirli ısınma ve yarış başlama saatleri de vardır. Ama o gün -12 Mart- havuz bomboşken ısınma başlangıç saatinden bir buçuk saat önce havuza atladım. Sevilmediğim bir takımdaydım. Sevginin olmadığı bir yerde kin ve nefret vardır. O gün bir konu hakkında kararlıydım. Herkese kendimi göstermeliydim. Bunun ilk adımı herkesten iki adım önde olmaktı. O yüzden suya erken girdim ve erken çıktım. Tribündekiler beni izliyorlardı. Oraya gittiğimde arkadaşlarım neden erken girdiğimi bana sordular. Benise hedefime kitlendiğim için cevap vermedim. 50 metre serbest stil yüzecektim. Sporcu bekleme alanına 45 dakika erken gidip kulaklığımı taktım ve müzik dinleyerek yarışımı ve elde edebileceğim başarıyı hayal etmeye başladım.
“Take your marks’’ komutuyla hazırlandım. “DIT!’’ sesiyle atladım. Uzun bir sualtı yaparak sudan hızlıca çıktım. 35 metre nefes almadan, sağıma soluma bakmadan tüm gücümle karşıdaki duvara doğru ilerledim. Son 10 metre... 5 metre... ve bitiş. Nefes nefese kalmıştım. Çeteleye heyecanla baktım…
Aysegül Mae STE: 28.12’. Hayatımda yüzdüğüm en iyi dereceydi. Sevinçten gülmeye başlamıştım. Sudan çıktığımda tekrar çeteleye baktım. Herkesi ezici bir farkla geçmiştim. Mükemmel bir başarı elde etmiştim. Sevgi tohumlarına olan ihtiyacımın da bir başarısıydı…
Atatürk’ün şu sözleri benim her zaman yol göstericim oldu: ’’Ben sporcunun zeki çevik ve ahlaklısını severim.’’
Ayşegül Mae STEPHAN



sevgili Ayşegül Mae Stephan disiplin ve sevgi seni başarıya götüren ışıklı yol olsun.